“Her şey sona erdiğinde bana elini ver, böylece tekrar baştan başlayabiliriz”

Karl Marks

Modern Proletarya, tarihin hiçbir döneminde devrimcilerden bu kadar uzak, kapitalist yağma ve barbarlığa bu kadar yakın olmamıştı…

Bugünlerde dünyayı devrimci bir şekilde dönüştürmek ve işçilerin yön verdiği planlı bir ekonomi aracılığıyla, sınıfsız bir topluma ulaşmak perspektifi, saygıdeğer ama yenilmiş bir fikir olarak kabul ediliyor. Devrimci düşünceden bir zamanlar etkilenmiş olanlar bile Devrimci Marksizm’in dönüştürücü gücüyle vedalaşmış durumdalar. Üstelik sayıları o kadar fazla ki.

Oysa bir asır önce Devrimci Marksizm emperyalizmin karşısına dikilebilmiş ve “şu anda yığınlara ne halt olduğunu gösteriyorsun ama unutma benim de sıram gelecek” diyebilmişti. O bir asır boyunca yaşanan gelişmeler, Kapitalizm ile devrimci Marksizm arasındaki büyük mücadelenin reform tasarıları, lobiler, parlamento ya da ilerici kooperatifler aracılığı ile belirlenmediğini açıkça ortaya koydu. Zira o büyük mücadelenin sonucunu biçimsel demokrasi ve onun sınırlarına sadık kalarak belirlemek mümkün değil.

Oysa, toplumsal çelişkiler derinleşiyor, mücadelenin gerçek tarafları konusunda tereddüt eden, yalpalayan, yaşanan tarihsel eğilimi, sınıfsal değil de başka düzlemlerle açıklamaya çalışan tüm akımlar ve teoriler, kapitalist üretim ilişkileri ve onun egemen ideolojisinin acımasız çarkları altında kalmaktan kurtulamıyor.

Ne yazık… Devrimci Marksizm, tam da tüm reformist projelerin tehdit altında olduğu ya da doğrudan tarihin çöplüğüne gönderildiği bir dönemde güçten düşüyor. Kapitalizmin krizi öyle derinleşiyor ki mevcut işleyiş sınırları içinde ne reformlar geliştirmek ne de yaşam koşullarını iyileştirebilmek için yer var. Öyle ki milyarlarca kadın ve erkek emekçinin, ezilen yığınların yaşam koşulları üzerinde vahşi bir yağmanın yürütüldüğü bu günlerde, keskinleşen sınıf savaşları içinde ne bir müzakere ne de parlamenter, sendikal, reformist hayaller için alan söz konusu.

Bugün suskun ve güçsüz görünse de Devrimci Marksizm, Kapitalist bataklıktan bizleri çekip çıkartabilecek, tarihsel açıdan sınanmış, lekesiz ve yegâne politik mevzi.

Peki ya, bu gezegen çapındaki bunalımın orta yerinde, bu kargaşanın tam göbeğinde, tarihin gördüğü en büyük devrimci süreçlerden birinin içinden geçmekteysek? Ya geliyorsa gelmekte olan…

Bir yol ayrımındayız…  Ya biyosferin imhasını kabulleneceğiz ya da gezegeni eşi görülmemiş düzeylere sıçrayan sömürüden, patriyarkadan ve sömürgeleşmeden köklü bir biçimde temizlemeye baş koyacağız.

Kapitalizmin yol açtığı enkazlar arasında güçlerimizi birleştirmemizi sağlayacak yeni devrimci örgütleri, yeni pratikleri nasıl yeniden inşa edeceğiz?

Devrim ve Teori işte bunun için bir çağrı… Neo liberal yıkımın, ekonomik eşitsizliğin ve ırksal, cinsel ve toplumsal şiddetin yeni biçimlerinde boğulmaya birlikte karşı koymak için…

Bir asır önceki devrimcilerin Manchester’ın kırmızı tuğlalı fabrikalarında, Barcelona’nın Barrio Chino’daki işçi evlerinde, St Petersburg’da Vyborg’un tekinsiz sokaklarında, Okhrana takibi altında Londra Southgate yolundaki “Kardeşlik kilisesinde” gerçekleştirilen RSDİP kongresinde yüzleşmeye çalıştığı sorunun ta kendisi bu…

Kendisini diğer reformist sosyalist ve sosyal demokrat kesimlerden dikkatle ayrıştıran, işçi sınıfı içinde kapitalizme karşı ayaklanmaya kendini adamış bir devrimciler ağı inşası önerisi.

Kitleleri emperyalizme ve kapitalist sömürüye karşı seferber etmek. Bu seferberlikleri sürekli devrim perspektifiyle dünya sosyalist devrimi doğrultusunda yönlendirmek. Özgür üreticilerin dünya sosyalist federasyonunun kurulmasına öncülük edebilecek bir dünya partisini inşa etmek.

Sınıf bilincini yeniden inşa etmek zorlu bir görevdir, hazır çözümlere başvurarak elde edilecek iş değildir. Ancak kolektif depresyonunuzu bir an kenara koyun. Bu görevin üstesinden gelinebilir. Devrimci savaşa alan açmak, çürümüş kurumları aşındırmak, kişisel acizliği, duygusuzluğu, bizi hiçleştiren yabancılaşmayı politikleşmiş öfkeye dönüştürmek mümkün.

Devrim ve Teori bu doğrultuda gerçek devrimcilerle tanışmanın, tartışmanın, konuşmanın birlikte üretmenin bir aracı. Devrimci analizler geliştirmek ve programatik inşayı derinleştirmek için tasarlanmış bir alan. Dahası belirli ilkelere uymak kaydıyla üretmek, eleştirmek ve tartışmak isteyen herkese açık bir alan.

Yeter ki bir ırkın diğerinden üstün olduğunu savunanlar, cinsiyetçiler, mülk sahibi sınıfların, liberalizmin, karşıdevrimci, sınıf işbirlikçi ve bürokratik akımların destekçileri, diyalektik ve tarihsel materyalist yönteme burun kıvıranlar, idealist, dinsel, metafizik, ezoterik ve komplocu yorumcular bizden uzak dursunlar.

Devrim ve Teori yayın kurulu

Paylaş:

administrator

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir